Tuğberk Çiloğlu
Küresel yatırım araçları arasında ne tür ilişkiler var ? İlişkilerin yönü ve gücü ne ifade ediyor ? Küresel süper güçlerin makro ekonomik göstergeleri yatırım araçlarının getirilerine hangi yönde etki ediyor ? Bu bağlamda son dönemde yaşanan gelişmeler bize ne anlatıyor ? Tüm bu soruları cevapladığımızda şu sorunun cevabını biliyor olacağız: Küresel yatırım stratejileri nasıl oluşturulur ?
İlk değinmek istediğim nokta, ABD Doları ile küresel emtia fiyatları arasındaki ilişki. Bildiğiniz gibi, bugün dünyanın en güçlü küresel rezerv para birimi Dolar. Buna bağlı olarak küresel çapta ticareti yapılan ve uluslararası piyasalarda alınıp satılan emtialar da dolar cinsinden alınıp satılıyor. Bu, şu anlama geliyor: Genellikle ABD doları ile küresel emtia fiyatları ters yönlü, yani birinin fiyatı artarken diğerinin fiyatı azalıyor. Peki, bu süreçte nedensellik ilişkisinin yapısı ne ve sürecin dinamiği nasıl işliyor?
Nedensellik Dolar’dan emtia fiyatlarına doğru. Yani örneğin küresel piyasalarda dolar değer kaybederse, emtia fiyatları değer kazanıyor (dolar cinsinden). Peki bu nasıl oluyor? Örneğin Amerikan Merkez Bankası (FED), piyasadan tahvil satın alıyor ve karşılığında piyasaya dolar arz ediyor. Bunun sonucunda dolar değer kaybediyor. Doğal olarak, piyasadaki fazla dolarlar hızlı bir şekilde küresel piyasalardaki yatırım araçlarına akıyor ve emtia piyasaları da bundan payını alıyor, küresel emtia fiyatları artıyor.
Bu ilişki değerli metallerde daha çok görülüyor (Altın, gümüş vb). Özellikle Altın fiyatları ile Dolar endeksi arasındaki ilişki çok kuvvetli. Doların değer kazanması demek, altının değer kaybetmesi demek. Fakat bu ilişki her emtia için aynı değil. Altın ve gümüş gibi değerli metaller, kullanım değerlerinden çok, mübadele değerleri için alınıp satılıyor. Tıpkı ABD Doları ya da diğer dövizler gibi. Fakat bakır, kurşun, kalay gibi endüstriyel metaller ağırlıklı olarak kullanım amaçlı alınıp satılıyor. Altın ve gümüş, mübadele değerleri için alınıp satıldıkları için Dolarla aralarındaki rekabet oldukça yoğun.
Bir örnek vermek için şöyle bir senaryo kurabiliriz: FED’in faiz oranlarını artırdığı bir ortamda Dolar değerleneceği için Altın değer kaybeder. Fakat o sırada Çin ekonomisinin beklentilerden çok büyüdüğü yönünde bir haber açıklanır ve bakır, kalay gibi metallerin değeri artar. Çünkü Çin’deki üreticiler yakın zamanda üretimlerini artıracaklardır ve bu da bakır, kurşun gibi emtialar için talebin artacağı beklentisini oluşturur. Normalde Çin ekonomisinden böyle bir haber gelmese bakır ve kalay da tıpkı altın gibi değer kaybedecekti.
Euro/dolar paritesi ile altın fiyatları arasındaki ilişki de oldukça önemli. Genellikle mekanizma şöyle işler: Örneğin FED’in faiz artıracağına yönelik bir beklenti oluşur, Dolar değer kazanır, bunun sonucunda Euro değer kaybeder, yani Euro/dolar paritesi düşer, bu sırada Altın değer kaybeder. Buna bir numaralı senaryo diyelim. İki numaralı senaryoda Avrupa Merkez Bankası (ECB) genişletici politikaya devam etme kararı alır, Euro değer kaybeder, yani Euro/dolar paritesi değer kaybeder, Dolar değer kazanır ve bununla beraber altın değer kaybeder. Böyle pek çok senaryo üretilebilir.
Burada dikkat çekici bir nokta var. Gördüğünüz gibi genellikle Euro/dolar paritesi ve altın fiyatları doğru orantılı hareket eder. Fakat bu her durumda böyle olmaz. Neden mi?
Altın fiyatları iki temel olgudan etkilenir. İlki, bu yazıda da belirttiğimiz gibi Doların fiyatı. İkincisi, küresel sistemik risk düzeyi. Önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi, dünyada bir savaş olasılığı, terör olayları arttığı zaman altın fiyatları artar. Ya da küresel bir ekonomik kriz tehlikesi oluştuğunda yine altın fiyatları artar. Çünkü altın, uluslararası yatırım literatürüne göre “güvenli varlık”tır. O zaman gelin, üç numaralı senaryoyu analiz edelim.
Üç numaralı senaryoda küresel bir ekonomik kriz riski belirsin ve buna bağlı olarak altın fiyatları aniden artsın. Dikkatinizi çekmek isterim, tek güvenli varlık altın değildir. ABD Doları da çok önemli bir güvenli varlıktır (Diğer güvenli varlıklar: İsviçre Frangı, Japon Yeni). Böyle bir durumda Altın fiyatlarıyla beraber Doların da değeri artar. Yani ikisi doğru orantılı hareket eder. Bu durumda ikisi arasında bir nedensellikten söz edilemez. İkisi arasında pozitif bir korelasyon oluşur. Buradaki asıl neden, küresel kriz riskidir. Altın ve doların yükselişi birer sonuçtur.
Bir başka analiz ise son dönemde yaşanan gelişmeler üzerinden yapılabilir, malumunuz Deutsche Bank konusu. Geçtiğimiz hafta bu banka konusunda önemli şüpheler ortaya çıktı. Küresel türev ürünler riskinin neredeyse %10’unun tek başına bu banka tarafından üstlenildiğini göz önünde bulundurursak böylesi dev bir bankanın zor duruma düşmesi, küresel çapta bir finansal krizi tetikleme potansiyeline sahip. Buna bağlı olarak, bu banka Alman bankası olduğu için önce Euro değer kaybetti, Dolar değer kazandı, yani Euro/dolar paritesi düştü. Fakat kriz riski olduğu için Altın da değer kazandı. Dikkat ederseniz, Euro/dolar paritesi ve Altın ters orantılı hareket etti.
Dolar-petrol ilişkisi de oldukça önemli. Normal şartlar altında, dolar ve petrol ters orantılı olarak hareket eder. Nedenselliğin yönü ise dolardan petrole doğrudur. Yani örneğin doların değerindeki artış neden, petrol fiyatındaki düşüş ise sonuçtur. Fakat bu ilişki her zaman böyle değildir. Bildiğiniz gibi Cezayir toplantısında petrol üreticileri gayri resmi bir toplantı da olsa petrolde üretim kısıntısına gitme kararı aldı. Hemen ardından petrol fiyatları yükselişe geçti. Bu sırada doların değeri de yükseliyordu çünkü devreye FED’in faiz artırım beklentileri ve küresel istikrarsızlık riskleri (Suriye konusunda ABD-Rusya anlaşmasının bozulması vb) devreye girmişti. Unutulmaması gereken bir nokta: Genellikle Ortadoğu kaynaklı bir savaş ya da çatışma durumu / riski olduğu zaman Altın-Petrol-Dolar üçlüsü aynı anda yükselişe geçer. Son dönemde de yaşanan bu.
Rus Rublesi ve petrol fiyatları arasındaki ilişki de önemlidir. Genellikle doğru orantılı hareket ederler çünkü nedeni gayet basittir: Petrol, çok önemli bir Rus ihraç ürünü ve doğal olarak petrol fiyatı yükseldiği zaman Rublenin de değeri artar.
Değinmek istediğim ilginç bir nokta daha var. Küresel güncel gelişmelere baktığımız zaman, şöyle bir tablo ortaya çıkıyor: Örneğin ABD’de enflasyonun yükseldiğine ilişkin bir haber piyasaya düştüğünde, bu ABD dolarında değer artışına yol açıyor. Normalde bildiğiniz gibi bir ülkenin para biriminin iç değerinin azalması (yani enflasyonun artıp paranın satın alma gücünün düşmesi) bir süre sonra o para biriminin dış değerinin, yani diğer para birimleri karşısındaki değerinin de azalacağını gösterir ve piyasa oyuncularının da buna göre pozisyon alması gerekir. Peki söz konusu ABD olduğu zaman (sadece ABD değil, Euro bölgesi, İngiltere, İsviçre ve Japonya için de aynı durum söz konusu) neden böyle oluyor ? Bunun iki temel nedeni var: Birincisi güncel neden, diğeri ise yapısal neden.
Güncel neden belli: FED faiz artırım sürecinde ilerliyor. Enflasyon artışına dair her haber FED’in bir sonraki toplantıda enflasyon artışını engellemek için faiz oranlarını artıracağına işaret. FED faizleri artırdığı zaman elinde Dolar bulunduranlar daha çok faiz geliri elde ederler. İşte, güncel neden bu.
Yapısal neden ise çok farklı ve daha derin. ABD Doları majör bir rezerv para birimi. Yani, hem majör, hem de rezerv para. Küresel finansal ve reel piyasalarda ticareti yapılan çoğu şey dolar cinsinden alınıp satılıyor. Dolayısıyla, benim fikrime göre dolar gibi majör para birimleri (yukarı parantezde yazılı olan ülkelerin para birimleri) söz konusu olduğunda “extante”, yani geleceği dönük merkez bankası beklentileri devreye giriyor. Örneğin tıpkı dolarda olduğu gibi, Japonya’da da enflasyon yükselirse Japon Merkez Bankası’nın (BOJ) bir sonraki hamlesi piyasa tarafından algılanıyor ve Japon Yeni BOJ’un faiz artırım beklentisine paralel olarak değer kazanıyor. Yani piyasa, ilgili merkez bankasıyla ilgili “extante” beklentileri satın alıyor.
Fakat ya diğer para birimleri? Yani , küresel çapta kullanılmayan, ağırlıklı olarak kendi ülkesinde kullanılan para birimleri ? Örneğin kendi para birimimiz Türk Lirası (TL). Dikkat ettiyseniz ülkemizin enflasyon rakamları beklentilerden daha yüksek gelirse piyasanın ilk tepkisi TL’nin değerini düşürmek oluyor (yani Dolar/TL yükseliyor). Çünkü piyasa, merkez bankamızla ilgili “expost”, yani geçmişe dönük beklentileri fiyatlıyor. Bir başka deyişle, piyasa şunu söylüyor: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) geçmişte gevşek para politikası uyguladı, bunun sonucu olarak Türkiye’de enflasyon arttı. Yani, bir süre sonra TL’nin dış değeri de tıpkı iç değeri gibi değer kaybedecek, yani Dolar/TL artacak.
Küresel büyüklükler ve değişkenler arasındaki mantıksal-analitik bağlantıları kurmak ve analiz etmek, küresel yatırım stratejileri oluşturmak için oldukça önemlidir.
Yukarıda analiz ettiklerimiz haricinde, daha analiz edilmesi gereken pek çok küresel olgu ve olay var. Analizlerim devam edecek. Görüşmek üzere.
Burada yazılanlar yatırım tavsiyesi/danışmanlığı değildir.
Mail adreslerim: utugberk@gmail.com utugberk@hotmail.com
TSK ederim cook faydalı bir yazi
Rica ederim.